Duygu durumumuz beslenmemizi etkileyen çok önemli bir faktör.
Deneyimlemesi zor veya kolay duygu kabullerimize göre iştahımız artabilir veya azalabilir; beslenmemize karşın kaçıngan veya saldırgan davranışlar gösterebiliriz.
O halde bakalım belli başlı bazı duygular bizi nasıl etkileyebilir:
Öfke
Fiziksel, duygusal, davranışsal ve bilişsel etkileri olan, bir rahatsızlık hissinden şiddet ya da nefret boyutuna kadar çıkabilen yoğun ve duygusal bir tepkidir.
Engellenme, baskı, incinme, tehdit edilme, korku ve yoksun kalma gibi durumlar sürecinde bir nesneye veya kişiye yönelik açığa çıkabilir.
Öfke ve yeme bozuklukları ilişkisine baktığımızda yeme bozuklukları türlerinin çoğunun etiyolojisinde veya duygusal beslenme artışında öfkenin temel duygu olarak hissedildiğini görürüz.
Eğer öfkemizi ifade etmekte veya dışa vurmakta zorlanıyorsak öfkemiz dürtüsel patlamalar şeklinde davranışa yansımaya başlar. Bu dürtüsel ataklar bizi kısıtlı ve tıkınırcasına yemek yemek veya yemeği çıkarmak şeklinde kendisini gösterebilir.
Çocukluk dönemine kadar uzanan bazı davranış biçimleri ve savunma mekanizmaları bu noktada önem taşır.
Misal;
Ebeveynlere karşı hissedilen öfkenin bir ifadesi olarak kişi karşılığını bulamadığı bir şekilde öfke hissedebilir ve öfkesini ifade edecek bir taraf bulamadıkça kendisini yemek yeme davranışı ile sakinleştirmeyi deneyebilir.
Küçüklükten beri hata yapmaması, doğru ve başarılı olması gerektiği salık edilen kişi ise hayatının kendi kontrolünde olduğundan emin olma ihtiyacını yüksek seviyede hisseder ve bu kontrolü gösterebilmek adına yemek ile olan ilişkisi sağlıksız bir şekilde düzenlenmiş olabilir.
Üzüntü
İstenilen bir şeyin gerçekleşmemesinden ya da olması istenmeyen olaylardan doğan ruh tedirginliği veya keder olarak tanımlayabiliriz.
Eğer özellikle sosyal ilişkilerde kısıtlılık ve yalnızlıkla gelen değersizlik ile boşluk hissi derin bir üzüntü duyulmasına sebep olmuşsa; yemek yemek bir sosyalleşme ve yalnızlıkla baş etme aracı olarak kullanılır. Dolayısıyla burada beklenen yemek yemenin üzüntüyü bastırmasıdır.
Utanç
Kendimizi yetersiz bulduğumuz ve bu doğrultuda kendimizi değerlendirdiğimiz ve başkalarının bizi algılama şekline göre benimsediğimiz aşağılayıcı bir duygu durumudur. Başkalarının değerlendirmelerini içselleştirmek bizde acı, zayıflık, utanç ve kusurluluk gibi duygulanımlar yaratır.
Tıkınırcasına yeme bozukluğu ve bulimiya nervoza hastaları kısıtlayıcı diyet süreçleri sonrasında kontrol kaybı ile daha çok yedikleri için yaşadıkları sıkıntılı duygu durumundan dolayı da yoğun bir utanç duygusu hissederler.
Ve yeniden yemek yeme davranışının utanç duygusu ile baş edebilmek için kullanılan bir araca dönüştüğünü görürüz.
Suçluluk
Bir ihlal ya da belirli bir davranışa ilişkin endişe sebebiyle kişinin yaşadığı durumdan dolayı kendisini sorumlu tutması ile karakterize olan bir duygudur.
Yaşadığımız bazı olaylar bizde suçluluk yaratır; bu suçluluğu hissetmeye izin vermek, neden ve nasıl kaynaklandığı ile ilgilenmek ve akabinde ne yapılacağına bakmak ağır gelir ve isteğimiz bu duygudan kurtulmak olur. Yemek yemek kısa süreli haz, tatmin ve rahatlama sağlayarak suçluluk duygusunu hafifletir.
Fakat kendisiyle ilgilenilmediği için suçluluk bir yere gitmez ve yemek yemek sonlandıktan kısa bir süre sonra ihtiyaç dışı yemek yemiş olmanın da suçluluğu eklenmiş olmakla beraber geri döner.
Kaygı
Nedeni belli olmayan, içerden gelen sıkıntılı ve belirsiz bir his olarak tanımlanabilen; kısa ve anlık olmanın ötesinde sürekli bir tehlike içinde olmaya yönelik bir duygu durumdur.
Kaygılıysak genellikle kötü ve olumsuz durumlara yoğunlaşıp bu süreçleri tekrar tekrar düşünürüz. Bu girdaba girdikçe de sorunları sağlıklı bir biçimde çözebilmek ve çevreye uyum sağlamak oldukça zorlaşır.
Yaşanmaya izin verilmeyen kaygı daha fazla miktarda besin tüketimine yöneltebilir.
Özellikle tıkınırcasına veya duygusal yeme atakları yaşıyorsak bu; kaygı düzeyini azaltmak için hızlı ve fazla miktarda besin tüketilmesine sebep olmaya başlar.
Bunu sosyal görünüm kaygısı takip eder. Sosyal görünüm kaygısı beden imgesinin olumsuz olarak algılanmasıyla ilişkilidir ve tekrar kaygılanarak yeniden yeme atakları yaşamamıza yol açabilir.
Yalnızlık
Karşılanmayan yakınlık veya sosyallik ihtiyaçları karşısında açığa çıkan birden çok boyutu olan karışık bir duygu dizisidir.
Sosyal bağların azalması ve olumsuz duygular ile ortaya çıkabilen yalnızlık duygusu; kaygı, üzüntü, kızgınlık, öfke gibi diğer olumsuz duygularla beraber ortaya çıkabilir.
Kendisini yalnız ve olumsuz duyguların içinde bulan bizler isek; bu yalnızlığı Kabul edip sosyal desteğe yönelmek yerine yemek yemeyi bir yalnızlık giderici olarak kullanmaya açık hale geliriz. Duygusal yemek yeme ataklarımız artar ve bu artış olumsuz duyguları git gide artırır.