Entelektüel Nedensel Bilgiye İnat


Bir şeyleri anlamak biz insanlar için çok önemli.
Nedir peki anlamak?
Eski Türkçe (Oğuzca) aġ veya aŋ “ayrım, ayrık, iki bacağın veya iki parmağın arası” sözcüğünden evrilmiştir.
Şu anki haliyle; bir sözün, sözcüğün, bir simgenin, bir olay, olgu ya da davranışın ne demek olduğunu, neyi gösterdiğini kavramak / yeni bilgileri eskileriyle birleştirerek bir sonuca ulaşmak, bir tür çıkarsama yapmak’tır diyebiliriz.


Kısacası; bize bir uyaran gelir. Bu uyaranı daha önceki deneyimlerimizden başka uyaranlarla birleştirir ve ortaya bir yorum çıkarırız. 
Anlam ve anlamak oldukça subjektiftir dolayısıyla; çokça kişisel geçmiş deneyimlerimize dayanır.


Peki her şeyi entellektüel veya nedensel olarak bilmek zorunda mıyız?

Sanırım çağımızın hastalığı bu…
O kadar çok danışanım karşıma şöyle geliyor ki inanamazsınız:
“Kendimi tanımak istiyorum.” “Şunu anlamak istiyorum. “Şunun sebeplerini bulmak istiyorum.” gibi gibi…


Peki size yeni bir bilgi versem: Her şeyi bilemezsiniz ve bilmenize gerek de yok!
Deneyimlerimizi kabul etmek ve bizim için anlamlı bir hayat inşa etmek için her şeyin sebebini bilmemize gerek yok.
Bir bilgi daha: Her şeyin de sebebi yoktur zaten!


Örnek:
Günümüzde arabaların büyük, hareket eden bilgisayarlar gibi olduğunu, sıcaklıktan fren sistemine kadar her şeyi kontrol eden büyük ve küçük bilgisayar çipleri olduğunu biliyorsunuzdur. Şimdi, bilgisayar çipleri veya arabalarla çalışan kişiler dışında, çok az kişi bilgisayar çiplerinin nasıl çalıştığını anlıyor. Ben hiç anlamıyorum misal…


Tahmin ediyorum ki daha önce araba kullandınız veya arabaya bindiniz. O zaman size bir soru; bir sonraki zaman arabaya binmeniz veya sürmeniz gerektiğinde onun nasıl çalıştığını anlayana kadar yanında dikilecek misiniz? 


Veya… arabanın bir şekilde çalıştığını kabul edecek, binecek ve gitmek istediğiniz yere gidecek misiniz?


Eğer dilediğiniz işe/eve/tiyatroya… gitmek ise arabanın nasıl çalıştığını biliyor olmak sizin oraya ulaşmanıza nasıl yardımcı oluyor ki?


Başka bir örnek:
Belki siz de evinizde köpek/kedi/balık/tavşan/kuş gibi bir evcil hayvana sahipsiniz veya sahip olan birilerini kesin tanıyorsunuzdur. 
Bu evcil hayvanın anatomisini, iletişim kurma yöntemlerinin tüm bilimsel açıklamalarını, türüne ve evrimsel geçmişine dair tüm bilgiye vakıf mısınız?
Sanmam, ben de değilim :)

Şimdi gidip tüm bunları bilene kadar onu beslemeyecek, oynamayacak; ona bir yuva sağlamayacak mısınız?
Sanmam; ben de böyle yapmam ve yapanı da görmedim.


Peki, neden içsel olarak deneyimlediğiniz her şeyi anlamak bu kadar önemli?


Önemli olan köpeğiniz ayak ucunuzdayken beraber uyumak değil mi?


Önemli olan arabanıza atlayıp izlemeye can attığınız oyuna gidebilmek değil mi?


Önemli olan çok korkmanıza rağmen o sunumu yapabilmek değil mi?


Önemli olan çok kaygılı hissetseniz de arkadaşınıza kırıldığınız şeyi açıklamak değil mi?


Önemli olan birçok bahaneniz olsa da kalkıp o sporu yapmak değil mi?


Öyleyse boşverin nedenleri.
Boşverin o kaygı nereden geldi, neden geldi; o korku hangi çocukluk travmanıza dayanıyor, özgüvensiz olmanız mı arkadaşınızla konuşamama nedeniniz acaba gibi açıklamaları.


Nedense neden yahu!


Önemli olan; nedenler değil. Nasıl’lar!
Bu koşullar altında nasıl davranıyorum ve ne yapıyorum diye sorun.


Sahi; ne yapıyorsun?


Nedenlerde kayıp mısın? Aktif, canlı ve eylemlerinden memnun musun?

WhatsApp